sosyalizimin sorunlarıTarihten bugüne

H. İbrahim Özkurt / NE VATANSEVER NE DE VATAN HAİNİYİM

 

İnsanın kendisini değiştirip geliştirmesinin çok zor olduğunu biliyorum ama, doğada her şey dur durak tanımaksızın değişirken; insanlar da kendi alışkınlıklarını, önyargılarını, ideolojilerini, inançlarını ve kendisini sürekli gözden geçirmeli ve değiştirmeli. Aksi durumda kendi kendimizin kölesi oluruz ki, başkalarına da kölelik etmek zorunda kalırız. Aslında köle olduğumuzun farkındayız ki, durmadan özgürlük talep etmekteyiz. Sanki talep edersek özgürleşecekmişiz gibi. Oysa, talepte bulunduklarımız tarafından bilinçli biçimde köleleştirildik ve günümüze değin hangi konuda olursa olsun talep siyasetiyle elde edilebilmiş hiçbir kazanımımız olmadı. Bu nedenle eziliyor, sömürülüyor ve birbirimizle savaştırılıyoruz. Oysa, köleliğin nedenlerini bilmeden kölelikten kurtulup özgürleşmek olanaklı değil. 

 Bir önceki yazımla devlet başta olmak üzere birçok konuyu kurcalamıştım. Bu yazımla da daha duyarlı olan ve köle kalmamıza en çok neden olan VATANSEVERLİĞİ irdelemek çabasındayım. Zira bir avuç mülk sahibinin çıkarına işleyen Devlet çarkı ile emekçi insanlığı milliyetçilik, vatanseverlik ve aynı kapıya çıkan yurtseverlikle, önce zihinlerimizi sonra da bedenimizi köleleştirmiş durumdalar. Bu nedenle köleliğin her türünden kurtulmak zorundayız ki, hayvanlar gibi yönetemesinler. Özellikle zihin köleliğinden mutlaka kurtulmak gerekir. Zira bedenen özgürlüğümüzü elde etsek bile zihnimizi özgürleştirmemişsek yeniden köleleşiriz.

 Kendimize soralım; geçmişin onlarca etnik ve inanç farkı olan insanları bünyesinde toplayan imparatorlukta uygulanan ortak vatanseverliğimiz nasıl oldu da günümüzde tek bir etnik kimlik için geçerli sayılmaya başladı da Türk, Kürt, Ermeni, Arap vb. vatanseverleri oluverdik? Daha dün her etnik kimlikten insanlar aynı vatanın ortak vatanseverleri değil miydi? Ayrı ulus devletlere böldükleri için mi birbirimize düşman olduk? Üstelik diğerlerinin yaşadığı topraklar dünyamızın bir parçası değil mi? Neden bize kalan parçasını seviyoruz da diğer parçalarını sevmiyoruz? Diğer parçaları başka dünyanın mı? Neden dün sevdiğimiz parçalara bugün düşmanlık besliyoruz? Neden vatansever oluyoruz da dünya sever olamıyoruz? Oysa ki, tek bir dünyamız (evimiz) var. Dünyanın akciğerleri olan Amazon ormanları yanıp kül olunca, ya da doymak bilmeyen kapitalistlerce talan edilip soluksuz kalınca mı farkına varacağız tek bir dünyamız olduğunu? Ya da tek bir ağaç kalınca mı farkına varacağız vatanseverliğin bir saçmalık olduğuna

 Hem, koca bir Dünyayı bir kalemde silip, sadece bize ait olduğunu sandığımız parçayı mı sevmek daha akıllıca yoksa koca dünyanın tamamını mı? Ayrıca, tüm dünyanın ceylanlarını, kanaryalarını, kelebeklerini, bülbüllerini, serçelerini, kır çiçeklerini, meyvelerini, sebzelerini, ormanlarını, ırmaklarını, göllerini ve daha daha binlerce güzelliğini seviyoruz da bizimle aynı dili konuşamadığı, farklı inancı olduğu için mi insan kardeşlerimizi sevmiyoruz? Hatta, aynı devlet sınırlarına hapsedilen, ya da rengi farklı olan aynı yurtta yaşayanlar olarak neden birbirimizi sevmiyor, düşman belliyoruz? Van kedisini ve Kürdistan bölgesinde yetişen ters Laleyi ve başka güzellikleri severken neden Kürtleri sevmiyoruz da düşman belliyoruz? Ya da neden Kürt’ler Türk’leri sevmiyor? Bunun akla yatkın bir yanıtı var mı? Üstelik, bilimsel bulgu ve analizler dünya da tek bir insan türü olduğunu kanıtlamışken…

Üstelik, İnsanlar arasında binde beş olan genetik farklılık, aynı etnik kimliğe sahip olanlar arasında diğerlerine oranla daha fazla olabiliyor. Bu bilimsel gerçekliğe karşın, farklı dil konuştuğumuz için neden birbirimizin düşmanı oluyoruz? Üstelik farklı etnik kimliğe sahip olmamız, insanlığın doğal sürecinde kaçınılmaz bir gerçekçilikken… Yani, başka bir seçeneğimiz var mıydı? Göçleri yaşamayıp sürekli aynı bölgede tek dil mi üretmeliydi atalarımız? Ayrıca, inanç sahipleri neden milliyetçi oluyor anlamak mümkün değil. Onlara göre “Allah” herkesi Âdem ile Havva’dan çoğaltmadı mı? Yani dinlere göre hepimiz kardeş değil miyiz? “Allah” bazılarımızı üstün mü yarattı? “

 Konumuzu imparatorluklarla sürdürürsek

Osmanlı imparatorluğu (en yayılmacı dönemini baz alırsak) günümüzdeki 51 ulus devleti bünyesinde toplamıştı. Diğer tüm imparatorluklarda olduğu gibi, Osmanlı’da da vatanseverlik temel bir ilkeydi ve tüm farklı etnik kimlikten kimse imparatorluk sınırları içinde yaşayan kimseleri düşman saymaz, vatanseverlikte de ayırım gözetmezlerdi. Osmanlı bölünüp burjuvalar ayrı ulus devlet kurunca birbirimize düşman kesildik? Çünkü artık ulus devletin sahibi olan kendi burjuvalarımızın köleleri oluverdik. Bir gün öncesinin kardeş köleleri iken bir gün sonra birbirine düşman köleler oluverdik. 

Egemenler, devletleri yönetebilmek, insanları sömürebilmek, canlı doğayı talan edebilmek için, insanların en duyarlı olduğu konuda zihinlerini vatanseverlik ve milliyetçilik zehirliyle daha çok uyuşturmak zorundalar. Son yıllarda vatanseverlik- milliyetçilik hatta ırkçılık, savaşlar ve ürettiği göçler nedeniyle tüm gezegende tavan yaptı. Bir taşla iki değil üç kuş vuruyorlar. Savaştan kazanıyorlar, göçlerden nitelikli insan gücü kazanıyorlar, niteliksiz göçlerde nedeniyle de miliyetçilik üretiyorlar. Yaşananların farkında olmasak devletlerin laboratuvarlarında milliyetçilik virüsü üretildiğini sanacağız. TKP’mizin bile yurtseverliği kabarışa geçti. Hala “Türkiye adıyla” başlayan ve yurtseverlikte yarışan bir dizi komünist ve işçi partimiz var. Nasıl komünistlikse?

 Afganistan’dan Suriye’ye değin İslam coğrafyasında yaşanan vekalet savaşları milyonlarca insanı perişan etti. Ölüm, açlık, sefalet kol gezdi ve Dünyanın tüm vatanseverleri tepki vermeksizin seyretti, seyrediyor. Şimdilerde Ukrayna ve Filistin’de yaşananları seyrediyoruz. Çocukluğumdan biliyorum, insanlar en ufak bir haksızlığa tanık olunca korkusuzca tepki verirdi. Şimdilerde sanki insanların bilinci esir alınmış, duyargaları dumura uğratılmış gibi, olup bitenleri çekirdek çıtlatarak televizyonlarında film seyreder gibi yalnızca seyredip hiç tepki vermiyorlar. Yalnızca kendi etnik kimliğinden birisi, bir asker ölünce duyargaları işliyor. Kuruluşundan bu yana T.C. Devletinin Kürt bölgesinde yaşattıkları vatanseverlerce hala alkışlanıyor. Oysa ulusal ve uluslararası mülk sahiplerinin çıkarı olmasa savaşı bir günde sonuçlandırılır. Çünkü mülk sahiplerinin dışında kalan “büyük insanlığın” karşılıklı alıp veremedikleri, düşman olacakları hiç bir sebepleri yok.

 Daha fazlasını bilmem yazmaya gerek var mı? Vatanseverlik, bir diğer tanımıyla milliyetçilik, dahası yurtseverlik; burjuvaların egemenliklerini sürdürebilmek, insanı ve doğayı sömürebilmek adına topluma giydirdikleri deli gömleği ve tehlikeli bir DİN’ den başka bir şey değil. Bu öyle bir din ki, dünyada kaç dil varsa her birini diğerinin düşmanı belleten bir din. Egemenler bu din sayesinde egemenliklerini ve sömürülerini sürdürmekte başarılı olabiliyorlar. Özgür yurttaş olmak istiyorsak, önce burjuvazinin dini olan vatanseverlikten- milliyetçilikten-yurtseverlikten arınmak, başta insan olmak üzere tüm canlılarla kardeş olduğumuzun ayırdına varmak zorundayız. Aksi halde içinde yaşadığımız sömürü çarkını parçalamak mümkün olmayacağı gibi, kaynakları burjuvalarca hızla tüketilen dünyamızda, mevcut canlı yaşam da kalmayacak.

İşte ben bu nedenlerle önyargılarımı parçaladığım gibi çocukluğumda belletilen vatanseverliği de terk ettim. Artık VATANSEVER değilim. Ama VATAN HAİNİ de değilim.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Bu yazının hem başlığı ve hem de içeriği oldukça iyi seçilmiş. ”Bir kaç dil sürçmesini” eleştirme dışındaki her şeyi ben de aynı düşündüğümü sevgili İbrahim’in dikkate alacağını ve okuyucuların da bunu hoş görmesini umuyorum.
    İlk olarak ”… ki, hayvanlar gibi yönetemesinler”. Bu cümlecik fazladan yazılmış. Çünkü insanların hayvanları yönetmek diye kaygısı olamaz ve bu cümlecik olamaz – bunu bizleri yönetenlere söylesek bile. Yani ”…hayvanlar gibi” benzetmesi metefor bile olsa ürpertici geldi bana.
    Günümüzde tüm dünyada insanlar sınıfsal kültürün kıskacıyla yaşıyorken, sadece doğanın tahribi ile bu farkındalığa ulaşmalarını beklemek yeterli midir?
    Eline sağlık konu ve güzelmiş…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu